Piero Tuncay!
“Hakem Tolga Özkalfa yardımcısına baktı ve golü verdi” spiker Fenerbahçe’ nin golünden sonra hep aynı cümleyi söyledi. Peki o sırada Yan Hakem Baki Tuncay neredeydi? Bulunduğu yerden topun çizgiyi geçtiğine nasıl bu kadar emin oldu da çıldırmış gibi orta çizgiye doğru koşmaya başladı?
Önemli olan gol olması yada çizgiyi geçmiş olması değil, o kadar kamera açısına bakıyoruz ve yine de topun çizgiyi geçtiğine emin olamıyoruz da adam aut çizgisine 20 metre uzaktayken bu kadar emin oldu o golden… AYIP!
Geçen yıl da Trabzon maçında 15 cm çizgi dışındaki topa gol vermişti bizim TARAFSIZ (?) hakemlerimiz. Çizgi hakemi uygulaması deneme aşamasında bildiğiniz gibi ancak bizim ligimizde o da işe yaramaz çünkü hakemlerimiz kendini Piero sanıyor. Piero da kendileri gibi taktir haklarını hep İstanbul’ dan yana kullanacaktır ve Türk Futbolu da bu şahsiyetlerin taktir hakları sayesinde her daim geri gidecektir.
Serdar ERBASI
Aslında "Fenerbahçe Maçı Biletleri Pahalı mı?" sorusuna cevap verebilmek için daha bir geniş açıdan düşünmek gerekli. Öncelikle diğer soruları da soralım...
- Ertuğrul Sağlam' ın Teknik direktör olduğu zamanlarda biletlerin 1 TL' ye kadar inmesi doğru muydu?
- Stadın açılış maçındaki fiyatların açıklandıktan sonra 10 TL' ye indirilmesi doğru muydu?
- Kayserispor Maçlarında 10.000 taraftar stada gelmezken Galatasaray - Ankaragücü maçında biletlerin tamamının satılmış olması hoşunuza gitti mi?
Fenerbahçe Maçı ile ilgili benim beklentim normal maçtaki fiyatların iki katı olmasıydı. 20 TL ve 40 TL. Bilet fiyatları 20-40 TL olarak açıklansa stadın tamamının dolacağına emindim. Benin tercihim genelde Doğu Alt Tribündür ve bu tercihimin bu maçtaki fiyatı 80 TL. 50 TL' yi daha normal karşılardım.
Şimdi sorulara dönelim...
Bir kere Kayserispor' un haftasonu oynadığı Süper Lig Maçının biletlerinin daha önce 1 TL' satılmış olması büyük bir hatadır. Bu gerçek. Bu hatayı yapanlar da hatayı kabul etmekte zaten. 3 yıl önce sonlanan bu uygulamanın hala akıllarda yer etmesi ve "acaba tekrar aynı fiyatlara dönermiyiz" şüphesi bile bize hala zarar vermekte...
Başka bir hata da Özhaseki' nin Fenerbahçe Maçındaki bilet fiyatlarını aşağı çekmesidir. Bu siyasi karar Kayserispor' a çok büyük zarar vermiştir. O maç o fiyatlarla kesinlikle dolacaktı. Yine maç günü bilet bulamayacaktık ancak 10 TL' ye satılan biletler 2 saat içince tükendi ve taraftar karaborsa arayışına girdi. Kayserispor' un bu sezon için yaptığı tüm planlar da siyasi bir karar sonrası suya düştü ve bu kararın uygulanması da bu seneye kaldı.
Gelelim son sorumuza: Kayserispor kendi sahasındaki Ankaragücü maçında o güzel oyuna ve skora rağmen 10.000 taraftarı bulamadı ancak Galatasaray - Ankaragücü maçında tüm stad doldu. Tüm ülkeye "Kayserili Galatasaray' lıdır" imajını verdik ve bu olay Kayserispor Taraftarlarını üzdü. O maç için hiç kimse bilet fiyatlarından bahsetmedi.
Hatalı ve İstikrarsız Bilet Fiyatı Politikası
Yanlış olan bu maçtaki bilet fiyatı değil, geçmişten günümüze kadar gelen bilet fiyatı politikasının istikrarsız şekilde yürütülmesidir.
Kombine Bilet uygulaması hatalıydı
Öncelikle Taraftarın kombine bilet uygulamasına yönlendirilmesinde Yönetim ciddi şekilde hatalıdır. Bu konuda hiç bir Yöneticimiz yada çalışanımız taşın altına elini koymamış ve kombine satma konusunda hiç bir çaba harcamamış ve hatta fikir üretmemiştir. Kombinenin cazipliği konusunda Taraftar ikna edilmemiş ve kombine biletler bir bağış aracı olarak görülmüştür. Dahası doğal olarak satılmayan kombine biletlerinin faturası İstanbul Medyası önünde Taraftara çıkarılarak Kayserispor Camiası Taraftarıyla birlikte Türkiye önünde küçük düşürülmüştür. Bu konularda Yönetimin ve Çalışanlarımızın hepsi de tek tek sorumlu ve hatalıdır.
Ancak bugüne kadar süregelmiş tüm hatalı davranışlar ve hatalı bilet fiyatı politikasını bir yana bıraktığımızda ve tek başına bu maçın bilet fiyatını mercek altına aldığımızda Fenerbahçe Maçının bilet fiyatlarının bu kadar yüksek açıklanması hata değildir.
Geri adım atılmamalı
Bu fiyatların hata olmaması ve hatta ileriye dönük olarak Kayserispor' a fayda sağlayacak bir adım olması bu adımın sadece bu maçta cebe girecek para düşünülerek atılmamış olmasına bağlıdır.
İstikrar ve kombine politikası şart
Bu maç için belirlenmiş fiyat Taraftarın beynine işlenmeli ve Taraftar / Kayseri hangi maçın bilet fiyatının ne kadar olacağını daha sezon başından bilmelidir. Bu fiyatların değişmesine hiç kimse müsaade etmemelidir. Kombine biletlerinin satışı sezon biter bitmez kampanya yada benzeri pazarlama yöntemleri ile birlikte başlamalı ve fiyat tüm sezon boyunca izlenecek maçların toplamının %70' inden fazla olmamalıdır.
Kombine biletleri bağış aracı olarak görülmemelidir. Localar bağış aracı olarak düşünülebilir.
Buradaki amaç Taraftara ve Kayseri Halkına karşı kararlı durabilmek olmalıdır. Bilet fiyatları takımın gidişatına göre, bir siyasetçinin baskısına göre yada bilmem başka bir saçmalığa göre sezon içinde değişikliğe uğratılmamalıdır. Kombine alan Taraftar ne aldığını bilmeli, kombine almayan ne kaçırdığını bilerek kombine yerine bilet tercihine gidebilmelidir.
İşte o zaman Taraftar bilet fiyatları konusunda daha tutarlı olur, tepkisini sezon sonunda bir sonraki sezon fiyatlarına yönelik yapar.
Son olarak ben de bilet fiyatı ve bu fiyatın Taraftar üzerine maddi etkisi konusundaki fikrimi yazayım...
Kupa maçlarını saymazsak bir sezonda Kayseri' de 17 maç var. Yaklaşık olarak ayda iki maç var ve bu maçların ikisine de gitmek isteyen bir taraftar ayda 20 TL vererek Kayserispor maçlarını izleyecek. 4 paket sigara parası... Şimdi askari ücret muhabbeti aklımıza gelebilir ancak Kayseri' nin nüfusunun 1 milyondan fazla olduğunu ve bu rakamın 700 bin kadarının da Kayserili olduğunu hatırlatmam gerek. Sokağa çıktığınızda önünüzden geçen arabaların markaları, fiyatları yada yaktığı benzini düşünün. Geçenlerde sinemaya gittim ve şu an ismi bile aklımda kalmayan film için 12 TL ödedim. Eşimle birlikte 23 TL... Bir aylık maç parasından fazla...
İstanbul' daki iyi bir sinemanın yıllık toplam bilet satış rakamının 65 Milyon TL (65 TRİLYON) olduğunu biliyor muydunuz? Kayseri' deki sinemanın ise yıllık bilet satış toplamı 18 Milyon TL (18 TRİLYON). Kayserispor' un yıllık bilet satışı (kombine dahil) 3-4 Milyon TL civarı. Aslında bu olay hayatımızdaki önceliklerimizle ilgili...
Kayserispor Camiası ciddi bir ivme ile ilerlemekte. Bu rüzgarı kesmeden biz de ilerlemeliyiz. Başkalarının yaptıkları hataları Kayserispor Taraftarlığımızın önüne mazeret olarak koymadan Taraftarlığımızı yapmalıyız. Bilet fiyatlarını Taraftarlığımızın önüne mazeret olarak koymayalım. Gücümüz yetiyorsa maça gidelim. Yoksa sonraki maça gidelim.
Benim için Ankaragücü maçı ile Fenerbahçe maçı aynı değere sahip. Ancak izleyebildiğim her maçı izlemek isterim. Bu maçın da izlemeye değer bir maç olacağına eminim. Üçe, beşe bakmayın ve bu maçı izleyin. İzleyebildiğiniz tüm Kayserispor Maçlarını izleyin, Hepsini!
Serdar ERBASI
Eski golcümüz Gökhan bize karşı attığı golden sonra hızını alamadı ve bir tekme de korner direğine salladı. Cılız korner direği ise büyük golcünün tekmesi sonrası yerlere serildi. Cezası kesilmişti...
O zaman aklıma geldi ve kendi kendime sordum:
-Kayserispor' dan ayrılma ve başarılı olarak oynamadığı, Trabzonspor camiasında sürekli olarak dillendirilme nedeni o direk miydi?
-Kayserispor' dan ayrıldığı sezon Taraftar ve Kayserispor Camiasının tepkisini çeken "eldiven fırlatma", "%80 Galatasaray' dayım beyanatı", "Menejeri vasıtasıyla sürekli sorun çkartması", "Kayserispor' daki son sezonundaki istikrarsız form düzeyi", "Rubin Kazan' ı Kulube getirip ayrılmak istiyorum dedikten sonra Rusya' da oynamayacağını Kayserispor' dan gitmek istemediğini söylemesi" ve nihayetinde Trabzonspor' a gitmek zorunda kalmasının suçlusu o cılız direk miydi?
Aslında "Futbolu Çirkinleştirme" dalındaki en iyi hakem Cüneyt Çakır' ın maç boyunca verdiği en doğru karar o Cılız Direğin suçsuzluğunu belirten Sarı Kartı oldu.
Hakem o kartla gerçeği bir kez daha Gökhan' ın suratına çarptı. Sarı kartı Gökhan' ın suratının karşısında görünce Gökhan' ın gerçeklerin farkında olduğunu ve aslında geçmişinde yaptığı hatalar dolayısıyla kendisine ceza verdiğini anladım.
Eski golcümüz Gökhan' a tavsiyemiz şudur:
Gökhan, sen bu kafayla gidersen daha çok hatalar yaparsın ve o hatalar için kendine biçeceğin ceza için o cılız korner direğini bırak kale direkleri bile kifayetsiz kalır. Aklını başına al ve yeni hatalar yaparak kendini daha fazla küçültme. En azından seni yine o güzel gollerinle hatırlayalım. Eski hatalarının üzerine eklediğin yeni saçmalıklarınla değil!
Serdar ERBASI
O zaman aklıma geldi ve kendi kendime sordum:
-Kayserispor' dan ayrılma ve başarılı olarak oynamadığı, Trabzonspor camiasında sürekli olarak dillendirilme nedeni o direk miydi?
-Kayserispor' dan ayrıldığı sezon Taraftar ve Kayserispor Camiasının tepkisini çeken "eldiven fırlatma", "%80 Galatasaray' dayım beyanatı", "Menejeri vasıtasıyla sürekli sorun çkartması", "Kayserispor' daki son sezonundaki istikrarsız form düzeyi", "Rubin Kazan' ı Kulube getirip ayrılmak istiyorum dedikten sonra Rusya' da oynamayacağını Kayserispor' dan gitmek istemediğini söylemesi" ve nihayetinde Trabzonspor' a gitmek zorunda kalmasının suçlusu o cılız direk miydi?
Aslında "Futbolu Çirkinleştirme" dalındaki en iyi hakem Cüneyt Çakır' ın maç boyunca verdiği en doğru karar o Cılız Direğin suçsuzluğunu belirten Sarı Kartı oldu.
Hakem o kartla gerçeği bir kez daha Gökhan' ın suratına çarptı. Sarı kartı Gökhan' ın suratının karşısında görünce Gökhan' ın gerçeklerin farkında olduğunu ve aslında geçmişinde yaptığı hatalar dolayısıyla kendisine ceza verdiğini anladım.
Eski golcümüz Gökhan' a tavsiyemiz şudur:
Gökhan, sen bu kafayla gidersen daha çok hatalar yaparsın ve o hatalar için kendine biçeceğin ceza için o cılız korner direğini bırak kale direkleri bile kifayetsiz kalır. Aklını başına al ve yeni hatalar yaparak kendini daha fazla küçültme. En azından seni yine o güzel gollerinle hatırlayalım. Eski hatalarının üzerine eklediğin yeni saçmalıklarınla değil!
Serdar ERBASI
5.5 yaşındaki kızım benden yeni bir forma istedi ve ben de maç günü Forma aradım...
"6 yaş için Kayserispor forması var mı?" diye sorduğum iki mağazada da aynı cevabı aldım. "Kayserispor Forması yok da Galatasaray forması var abi". Bilinçsiz tezgahtarların o saçma cevaplarına muhatap olduğumda yanımda kızımın olmamasına sevindim.
Kulupten bir yetkiliyi aradım ve sordum: "6 yaşındaki kızıma maçta giymesi için nereden Taraftar Forması alacağım?". Kayserispor Formaları satan Store' un henüz açılmadığını söyledi Sn Yetkili... "Ne zaman" diye sorduğumda ise "Bilmiyorum" cevabını aldım.
Sportif başarıların yanında Taraftar Sayısını artırmak ve Taraftara Taraftarlık zevkini yaşatmak için hiç bir şey yapmayan Yönetimimiz 3-0 lık güzel bir maça sadece 10.000 Kayserispor Taraftar geliyorsa aslında bu sayıya şükretmeli ve "maça neden taraftar gelmiyor" diye de serzenişte bulunmamalı.
Kalitesiz Formalar için Taraftarımız Adidas' a 80 TL ödüyor ve bu rakamın tek kuruşu Kayserispor Kulubüne gitmiyor ve Kayserispor Kulubü hala bu konuda hareketsiz.
Yaşına uygun kaliteli Kayserispor Forması bulamayan çocuklarımız yaşına uygun Forma üreten İstanbul Kuluplerinin Taraftarı oluyor, Kayserispor Kulubü halen hareketsiz.
Son kez yazıyorum:
LİSANSLI KAYSERİSPOR ÜRÜNLERİ SATAN MAĞAZA İSTİYORUZ
Serdar ERBASI
Çarşamba günü yayınlanan Yaprak Dökümüne bir arkadaşım bu adı verdi. "Kanser Dökümü". Televizyon başındakileri kanser etme çabasındaki Senarist işini çok iyi yapıyor.
Çarşamba günleri işten çıktığımda beni bir sıkıntı basar. Akşamki diziyi izlememek yada içeri odadaki televizyondan sesleri duymamak için neler yapacağımı düşünürüm. Eşim diziyi izlerken bilgisayarla uğraşırım, satranç oynarım yada PES ama nafile; gözüm kaydığımda gördüğüm başı önde Ali Rıza Bey bakışı yada Zengin hısımların aşağılayıcı süzüşleri yada gergin bir zoraki buluşma, yemek, davet ortamı beni germeye başlar.
İçeri odada yaptığım başka bir faaliyet sırasında duyduğum kasvetli müzik yada ağlamaklı, olumsuz ve dizideki karakterini canlandırma amacındaki sanatçımızın ağzını burnunu kırma hissiyatını içime akıtan o Annenin sesleri ciğerlerime baskı yapar.
Ne yapsam kaçamam o diziden. Dizinin olmadığı günlerde reklamına gözüm takılır ve yine o manzaraları görürüm. Yeni bölümde ailenin başına neler geleceği, yine hangi aile mensubunun hangi saçmalıkları yapacağını yada ailenin kimlere rezil olacağını görür, hadi bir kısmını da doğal olarak kafamda kurgular yine gererim kendimi.
Bazen kendimi teslim ederim Senarist Melek ve Ece Hanım' lara. Otururum eşimin yanına, elini tutarım eşimin ve birlikte teslim oluruz senariste. Hiç olanların saçmalık olduğunu felan aklıma getirmem. Teslimiyet, sonuna kadar. Teslimiyet, taki dizinin son uzun reklam arasındaki 10 saniyelik bölümündeki o acı bakış ekranda donana kadar. O bakış bir hançer gibi girer böğrümüze. O hançeri kimisi hemen çıkarır böğründen, kimisi uyuyunca, kimisi bir kaç gün taşır o hançeri, kimisi ise yeni bir hançeri bir yerine yiyene kadar taşır o hançeri. Acıtır içini.
Kulak misafiri olarak takip ettiğim, teslimiyet esasına göre sonuna kadar izlediğim yada reklamını dahi gördüğüm her bölümden sonra dizinin senaristine ulaşıp "Yahu ablacım anladık dizi tuttu, evet ama bu kadar da olmazki. Bir ailenin başına bu kadar müsibet çıkartıp da izleyicilere bu kadar işkence çektirilmezki" diyecek oluyorum ancak o hançeri böğriüden hemen çıkaranlardan mı olduğum için bilinmez unuturum. Günün akışında aklımda ne senarist kalır ne de email düşüncem.
Dün yarı teslimiyet esasına göre PES oynarken izlediğim dizinin başında Zengin Ailenin salak aşığı Cem' in öleceği hissi belirdi bende. O zaman hak etmediği zenginlikle zavallı ailenin diğer mensuplarına yaptığı aşağılamaların cezasını da çekecekti zamanında kardeşinin kocasıyla kaçan ahlaksız kadın... Dizin sonunda galiba dediğim oldu, Cem' in kalbi durdu. O zaman anladımki ben bu senaristi çözdüm. Ben bile çözmüşsem bu olayı artık dizinin uzatma dakikaları da penaltı atışları da sona ermiş demektir. Öncelikle senariste uyarıda bulunmaya karar verdim.
Senariste ulaşıp 65 yıl önce aramızdan ayrılmış büyük yazarımıza daha fazla haksızlık etmemesi adına kendisinden diziyi bu yıl tamamlamasını isteyeceğim. Bunu kendim için değil aynı hançeri defalarca ciğerine yiyen diğer mağdurlar için yapacağım. Bu kadar olmaz, bu kadar saçma sapan arabesk olaylar ne gerçekte, ne dizilerde ne de masallar olmaz. Yeter...
Malum, bugün Beşiktaş' ın Şampiyonlar Ligi maçı var. Spiker acı içinde anlatıyor maçı: "Maalesef top ağlarımızda..." Üzülüyoruz. Beşiktaş' ın ataklarında sesini yükseltiyor, rakip forvetlerinin beceriksizliği sonrası derin bir oh çekiyor. Hep birlikte oh çekiyoruz... Spiker Dumlupınar Meydan Savaşını anlatıyor. Beşiktaş' ın aslanları Memleketi kurtarıyor.
Beşiktaş ile seviniyor, Beşiktaş ile üzülüyoruz.
Beşiktaş bize Türklüğümüzü hatırlatıyor, gururlanıyoruz, üzülüyoruz, bazen de utanıyoruz. Bizdenmiş gibi!
Aynı spikerlerin Beşiktaş Kayserispor maçını da aynı üslupla anlattığını, Beşiktaş' ın ataklarında yine sesini yükselttiğini ve bizim ataklarımızda can çekişircesine sesini alçalttığını unutuyoruz.
Maç yorumcusu sıfatıyla mikrofona geçen şahsiyetlerin Kayserispor' dan rakip takım olarak bahsettiğini unutuyoruz.
Olası bir galibiyetimiz sonrasında hakemin tüm kararlarının yine o spiker ve yorumcu sıfatındaki şahsiyetler tarafından mercek altında kaldığını unutuyoruz.
Son maçta Beşiktaş Taraftarının 110 saniyelik dilimlerle Kayseri Halkına küfür ettiğini, sövdüğünü unuttuk.
Unutkan Kayserililerin 80-90 YTL gibi rakamlara aldığı Beşiktaş formalarıyla Beşiktaş' ın oyuncu alıp daha başarılı olduğunu ve yine o paralarla basında kalemler satın aldığını ve o kalemlerle aleyhimizde yalan haberler yazdırıldığını unuttuk.
Tüm unutkanlığımız Beşiktaş' ın atacağı bir gol sonrası havaya fırlayıp GOL diye bağırabilmek için mi?
Beşiktaş' ın maçı için televizyon başına geçerken Kayserispor' un Avrupa Kupası maçlarının televizyonda yayınlanmadığını, siyasi baskı ile bir kaç maçımızın yayınlanabildiğini ve Türkiye Kupası Törenini izleyemediğimizi unuttuk.
Arkadaşlar,
Bugün Beşiktaşlı olmayın, hiç bir zaman Beşiktaşlı, Fenerbahçeli yada Galatasaralı olmayın. Unutanlardan yada kandırılanlardan olmayın. Aklınızı başınıza alın. 80-90 YTL' ler vererek İstanbul Takımı Formalarını aldıktan sonra 10 YTL' lik maç biletini fazla bulan cahillerden olmayın.
Aklımızı başımıza alalım ve sadece Kayserisporlu olalım. Aklımızı başımıza alalım ve unutulanlardan, kandırılanlardan olmayalım.
Unutmayalım, unutturmayalım...
Serdar ERBASI
Futbol merakımla ilgili Babamın bana yönelttiği bir laf vardı. Sık sık bu lafı söyler ve ardından ders çalışmam gerekliliği konusundaki nutuklarına geçerdi. Aklıma her geldiğinde tebessüm ettiğim o laf "Maç seni kurtarmaz" lafıydı.
Babam hayatında hiç maça gitmemişti. Hep televizyondan seyretmişti maçları. O da Avrupa Kupası maçları ile milli maçlar. Benim futbol maçı seyretme sevdam Babam için hep boş bir uğraştan başka bir şey olmamanın yanında ders çalışmamı engelleyen, okuyup adam olmam konusundaki konsantrasyonuma zarar veren bir virüsten ibaretti.
Yıllar geçti, okulum, askerliğim tamamlandı ve ben iş hayatına girdim. Bu aşamada futbol aşkım Kayserispor Taraftarlığı ile birlikte daha da arttı ve tribünlerde daha aktif, daha şevkli olarak yerimi almaya başladım. Babamın söylediği gibi Futbol beni hiç bir zaman kurtarmayacaktı ancak artık engel olacağı bir ders çalışma zorunluluğum yoktu.
Babamın futbol seyretme hobisi ve Kayserispor Taraftarlığıyla ilk tanışması yaklaşık 3-4 yıl önce İzmir' de oldu.Türkiye Kupası Gurup maçlarının sonuncusu için Kayserispor, İzmir' deydi. Rakip iddiası olmayan Karşıyaka' ydı. Babamın hayatında seyrettiği ilk maçta Kayserispor Karşıyaka' yı 2-0 yenmesine rağmen guruptan çıkamamıştı. O maçın bana kazandırdığı tek şey Babamın Kayserispor Taraftarlığı oldu.
Futbol seyretmenin verdiği zevkin yanında karşı tribünde eğlenen ve şarkılar söyleyen Karşıyaka Taraftarı da Babamın ilk maç zevkinin son olmamasına büyük katkı sağladı. Karşıyaka Taraftarının İstanbul Takımları aleyhindeki özgün besteleri ve Takımımıza gösterdiği misafirperverlik Futbol Takımı Taraftarlığı olarak ortada olan kötü önyargıların bir anda yok olmasına zemin hazırladı.
Çetrefilli Hayat yokuşunda benden hiç bir zaman desteğini esirgemeyen Babam, son iki yıldır Kayserispor' un tüm maçlarını izledi; kah tezahuratı, kah maç anındaki tepkisi, kah dualarıyla Kayserispor' umuza destek oldu.
Zamanında kız arkadaşımın varlığını söylemeye korktuğum Babamla artık paylaşacak bam başka bir sevdam daha var. Ben İstanbul' da okuyayım diye emekli maaşının yarısını bana gönderen ve bu yüzden o yaşta benzinliklerde, inşaatlarda ve Sebze-Meyve Halinde çalışmak zorunda kalmış olan Babam Mehmet ERBASI artık Kayserispor' un golünden sonra omzuna sarılarak sevindiğim takımdaşım.
Artık maçlara Babam, Annem, ailem, 5 yaşındaki kızımla birlikte gidiyorum. Tezahuratlarımızı birlikte yapıyoruz. Babam "Bravo Ali Turan" diye bağırarak oyuncularımızı motive ederken Annem, önümüzdeki Yan Hakeme "Niye hakkımızı yiyon oğlum" diye çıkışıyor. Kızım da pozisyon icabı yanına yaklaşan Cangele' ye "I love you Cangele" diye bağırıp sesini duyurmaya çalışıyor.
Sevgili Babacım haklıydın. Kayserispor Taraftarı olduğum için kimse bana ödül vermedi. Futbol izliyorum diye kimse bana iş vermedi. Belki bu uğurda zamanımı, paramı yada enerjimi kaybettim. Kısacası Maç beni kurtarmadı ama Babacım golümüzden sonra yüzündeki o zafer mutluluğunu görüyorum ya, sarılıp birlikte çılgınlar gibi bağırıyoruz ya; o an bana yeter Babacım. Anılarıma kazınan o an varya Baba, o an bana yeter. Bırak Maç bizi kurtarmasın. Seninle birlikte izleyip de birlikte sevineceğim fazladan bir gol varya Babacım, o bana yeter.
Serdar ERBASI
serdar@post.cz
Geçtiğimiz üç yılda Kayserispor' un ülke insanındaki imajı kötüye gitmekte. Hem sportif başarı hem sempati olarak artık Anadolu' nun yükselen yıldızı olarak görülmüyoruz. Bunun nedeni sadece sportif başarı yada göze hitap etmeyen futbol mu? Hayır
Aslında Teknik Direktörümüz Kafkas' ın sempatik bir duruşu yok. Teknik Direktörlük meziyetleri yada futbol bilgisi şu anda konumuz değil. Kafkas' ın kamuoyundaki imajına baktığımızda bu konuda durumun pek de iyi olmadığını görmekteyiz. Verdiği demeçler ve tribünlere / ekrana yansıttığı negatif elektrik pek iç açıcı değil. Kafkas' ın bu eksikliği ise sadece Hurma tarafından desteklenmekte. Hurma ise genelde Kayserispor' a yapılan saldırılar sonrası sert demeçlerle gündeme gelmekte.
Kayserispor' un imajını düzeltme adına öncelikle acil olarak Kafkas ve Hurma demeç verme ve Kayserispor' u temsil anlamında yalnızlıktan kurtarılmalı. Bu da ancak Yönetimden sempatik ve kültürlü bir şahsiyetin basın ve taraftar nezdinde daha ön plana çıkmasıyla başarılabilir. Bu isim bir tek kişi de olmayabilir ancak buradaki mesele yapılacak açıklamaların Başkan ve Hurma tarafından da sahiplenilmesi gerekliliğidir. Bu konuda aklıma gelen ilk isim ise Oğuz Ortaköylüoğlu. 1980 doğumlu Ortaköylüoğlu Boğaziçi Makine Mühendisliği bölümü mezunu, sempatik genç bir işadamı. İkinci bir isim daha çıkabilir ancak tek sesli olma prensibi daha önemli. Bu şekilde imaj sorununa iyi bir katkı sağlanabilir. Başkan bu konuda acilen eyleme geçmelidir.
Yukarıdaki çözümle acil bir çözüm yoluna gidilmezse çok daha radikal yöntemlere başvurulması zorunlu olacaktır. Aklıma gelen en uçuk çözümü daha sonra açıklarım ancak öncelikle yukarıda anlattığım eylem planına acilen geçilmeli.
Serdar ERBASI
serdar@post.cz
Aslında Teknik Direktörümüz Kafkas' ın sempatik bir duruşu yok. Teknik Direktörlük meziyetleri yada futbol bilgisi şu anda konumuz değil. Kafkas' ın kamuoyundaki imajına baktığımızda bu konuda durumun pek de iyi olmadığını görmekteyiz. Verdiği demeçler ve tribünlere / ekrana yansıttığı negatif elektrik pek iç açıcı değil. Kafkas' ın bu eksikliği ise sadece Hurma tarafından desteklenmekte. Hurma ise genelde Kayserispor' a yapılan saldırılar sonrası sert demeçlerle gündeme gelmekte.
Kayserispor' un imajını düzeltme adına öncelikle acil olarak Kafkas ve Hurma demeç verme ve Kayserispor' u temsil anlamında yalnızlıktan kurtarılmalı. Bu da ancak Yönetimden sempatik ve kültürlü bir şahsiyetin basın ve taraftar nezdinde daha ön plana çıkmasıyla başarılabilir. Bu isim bir tek kişi de olmayabilir ancak buradaki mesele yapılacak açıklamaların Başkan ve Hurma tarafından da sahiplenilmesi gerekliliğidir. Bu konuda aklıma gelen ilk isim ise Oğuz Ortaköylüoğlu. 1980 doğumlu Ortaköylüoğlu Boğaziçi Makine Mühendisliği bölümü mezunu, sempatik genç bir işadamı. İkinci bir isim daha çıkabilir ancak tek sesli olma prensibi daha önemli. Bu şekilde imaj sorununa iyi bir katkı sağlanabilir. Başkan bu konuda acilen eyleme geçmelidir.
Yukarıdaki çözümle acil bir çözüm yoluna gidilmezse çok daha radikal yöntemlere başvurulması zorunlu olacaktır. Aklıma gelen en uçuk çözümü daha sonra açıklarım ancak öncelikle yukarıda anlattığım eylem planına acilen geçilmeli.
Serdar ERBASI
serdar@post.cz
Az önce seyrettiğim Bosna Hersek - Türkiye Maçı sonrası şok bir haber aldım: Maç sonrası kötü oyunun nedenini staddaki çimlere bağlayan Terim, Stad Müdürü Salih Stadov' un odasına dalarak Stadov' u feci şekilde fırçaladı.
Şut çekmekten aciz Gökhan Gönül ve Arda' nın şutunu engelleyen direklerin nedenini de çimlere bağlayan Terim, 2 yıldır Fenerbahçe ve Galatasaray' dan birine Teknik Direktör olmak için yaptığı onca saçmalığa rağmen amacına ulaşamamasının nedenini de çimlere bağladı. Terim' den özür dileyen Belediye Başkanı sorumlunun Spor Müdürlüğü olduğunu söyleyerek Stad Müdürü Salih Stadov' un kovulduğunu müjdeledi.
Evet... Bu hikaye ancak bizde olur. Şehrimize gelen bir Teknik Adam onca misafirperverliğe rağmen şehre, stada ve Kayseri halkına ukalalık eder; dualarla, futbol şanşıyla ve bazı özverili yeteneklerimizin üstün ve şahsi gayretleriyle kazandığı maç sonrası başarıyı kendine, başarısızlığı stada ve Kayseri şehrine ayırır ve Biz, susarız. dahası destek veririz. Dahası şehrimizin Büyüğü Özhaseki son altı aydaki saçma beyanatlarına yenilerini ekleyerek Kayseriyi ve Kayseriliyi küçük düşürmeye devam ediyor. Yazık...
Terim balonu patlamıştır. Hayırlı olsun.
Şut çekmekten aciz Gökhan Gönül ve Arda' nın şutunu engelleyen direklerin nedenini de çimlere bağlayan Terim, 2 yıldır Fenerbahçe ve Galatasaray' dan birine Teknik Direktör olmak için yaptığı onca saçmalığa rağmen amacına ulaşamamasının nedenini de çimlere bağladı. Terim' den özür dileyen Belediye Başkanı sorumlunun Spor Müdürlüğü olduğunu söyleyerek Stad Müdürü Salih Stadov' un kovulduğunu müjdeledi.
Evet... Bu hikaye ancak bizde olur. Şehrimize gelen bir Teknik Adam onca misafirperverliğe rağmen şehre, stada ve Kayseri halkına ukalalık eder; dualarla, futbol şanşıyla ve bazı özverili yeteneklerimizin üstün ve şahsi gayretleriyle kazandığı maç sonrası başarıyı kendine, başarısızlığı stada ve Kayseri şehrine ayırır ve Biz, susarız. dahası destek veririz. Dahası şehrimizin Büyüğü Özhaseki son altı aydaki saçma beyanatlarına yenilerini ekleyerek Kayseriyi ve Kayseriliyi küçük düşürmeye devam ediyor. Yazık...
Terim balonu patlamıştır. Hayırlı olsun.
Serdar ERBASI
serdar@post.cz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)